top of page

 

 

KAVALA GEZİ REHBERİ

Öncelikle belirtmek gerekir ki "Kavala'da pek birşey yok / gitmeseniz de olur" gibi cümleler kuran arkadaşlarınızı bundan sonra pek dinlememeniz gerektiğini gösterecek kadar güzel bir kent Kavala.

KISA TARİHÇESİ

Güney Makedonta veya Batı Trakya olarak adlandırılan bölgede olan Kavala'nın, MÖ 7. yüzyılda Thassos Adasından gelen göçmenlerin kurduğu kabul edilir, bu nedenle de Neapolis'in devamı olarak kabul edilir. Roma Döneminde ise denizden biraz daha içeride olan Philippi kentine bağlıdır. Slavlar, Bulgarlar, Bizanslar, Franklar, yeniden Bizanslar derken 14. yy'a  kadar gelindi. 1373/1374 veya 1383 yılında Kavala barış yoluyla Osmanlı hakimiyetine girdi. Bu tarih tam olarak bilinmiyor zira Osmanlı burada zayıf bir idare kurduğundan 1390 yılında Osmanlı'nın atadığı valinin yönetimden indirilmesi üzerine Yıldırım Bayezid'in bütün şehri boşalttığı, surları yıktırdığı biliniyor.

 

Kavala'nın Osmanlı hakimiyetine girdiği yıllarda 500-600 nüfusunun birkaç yüzyıl boyunca aynı kaldığı hatta kentin küçüldüğü biliniyor, bunun en büyük nedeni ise kentin su sorunu ve korsan faaliyetlerine açık olması olarak tahmin ediliyor, zira 16. yy'a kadar kentte askeri bir varlığın izleri de yok.

 

 

1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde kente altın gerdanlık gibi duran ve aşağıda anlatılan olan su kemeri ile kente su getirilmesinin ardından, kentin kaderi de değişmiş, ayrıca Macar Yahudileri doğrudan yerleşime tabi tutulmuştur. Yine bu tarihlerde askeri birlik de kurulmuş, 1800'lerde nüfus 3000'i geçmiştir.

 

1806-1849 tarihleri arasında Mısır Valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın güçlenmesi ile kente yatırımlar da artmış 50 yıl içinde nüfusu 20 binleri geçmiştir. Nüfusun büyük bir kısmı Müslüman iken Balkan Svaşları sırasında önce Bulgaristan sonra Yunanistan hakimiyetine girmiş böylece 1912 yılında Osmanlı hakimiyeti sona ermiştir. Kent, 1. Dünya savaşında kısa süre Bulgaristan işgaline uğrasa da savaştan sonra yeniden Yunanistan'a verilmiştir. Lozan Antlaşması ile yapılan mübadele sonrası Kapadokya bölgesinde yaşayan Rumlar'ın Kavala'ya yerleştirilmesi sonrasında kent büyümeye devam etmiştir. Bugün için nüfusu 85-90 bin civarındadır, kentte tütün önemli bir gelir kaynağıdır.

GÜNÜMÜZDE KAVALA

Kavala, aslında Yunan milliyetçiliğinin yoğun yaşandığı bir kent. Kent girişinde ve eski şehirde bir tepede Kıbrıs Adası çizilidir ve bu haritada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güney Kıbrıs'a damlayan kan şeklinde çizilmiştir.

Kavala'da ayrıca birçok evde, hatta bazı binalarda bir çift göz bulunuyor. Bu gözler Kıbrıs savaşına gidenlerin dönmesini bekleyen hasret gözleri olarak binalara çizilmiştir, hatta bu gözlerden kan akmaktadır. Kavalalıların hayatında Kıbrıs hüzünlü bir coğrafya, zira tüm Yunanistan içerisinde bu bölgeye gönderilen en yoğun nüfus Kavala^ya aittir. 


Turizm şehri olan Kavala’nın nüfusu 85- 90 bin civarında. Şehirde Türkler yok denecek kadar az ancak Anadolu’dan gelen Rumlar hala Türkçe konuşuyorlar.

 

aglayan_gozler_düzenlendi.jpg

KAVALA'YA NASIL GİDİLİR?

İstanbul'a (Mecidiyeköy) 450 km mesafedeki Kavala'ya paaport işlemleri haricinde kendi aracınızla 5 saatte gidebilirsiniz, tabi Yunanistan tarafında 5 euro da otoban ücreti vermeniz gerekecek. Yine bir çok tur firması özellikle yaz aylarında neredeyse her gün olacak kadar sık tur programı düzenliyor, burada dikkat edilmesi gereken hususlardan biri çok basit olan şehir turu için dahi tur şirketlerinin yüksek miktarda ekstra ücret istemesi. Yine Esenler otogarından da Kamil Koç, Metro Turizm gibi otobüs firmaları 35 euro bilet ücretiyle her gün 3/4 sefer düzenlemektedir. Pek tavsiye etmeyeceğim bir diğer alternatif ise uçakla Selanik'e gidip otobüsle Kavala'ya gitmek, hem maliyetli, hem de aynı zamanı almaktadır.

 

kavala sahil.jpg

KAVALA'DA GEZİLECEK YERLER

PHİLİPPİ ANTİK KENTİ

Güneydoğu Makedonya’nın önemli bir arkeolojik alanı olan Philippi'nin asıl adı Krinidis olup, M.Ö. 356’da, Makedonya Kralı II. Philip kenti Thassos Adasından gelen işgalcilerden kurtarmış ve kendi adını vermiştir. Kral Philip Büyük İskender'in babasıdır, kent dönemin en büyük kentlerindendir. Bugün hala surları, bazilikası, tiyatrosu ziyaret edilebilir durumdadır. antik kentin giriş ücreti 6 Euro olup AB öğrencilerine ücretsiz, AB dışı Türkiye gibi ülkelerin öğrencilerine ise 3 Eurodur.

Bu arada belirtmek gerekir ki kent, Kavala'nın kuzey tarafında şehir merkezine 17 km kadar uzaklıktadır.

TÜTÜN MÜZESİ

Tütün Müzesi (Tobacco Museum) ücretsiz olarak ziyaret edilebilmektedir. 19. yüzyıldan itibaren kentte endüstri haline gelen tütünün yetiştirilmesi ve ürüne dönüştürülmesi sürecini müzede ziyaret edebilirsiniz. Müze eski dönemlere ait fotoğraflardan, dernek ve bankacılık işlemleri ile ilgili dokümanlardan, ekimde ve toplamada kullanılan makineleri de içeriyor. 

BELEDİYE BİNASI

Belediye Binası, bir Macar kalesinin küçültülmüş versiyonu şeklindedir, Macar tütün taciri Pierre Herzog için ikametgâh olarak 1890’lı yılların sonunda inşa edilmiş, bir süre bu amaçla kullanıldıktan sonra 1937’de belediyenin kullanımına geçmiştir. Özgün mimarisi nedeniyle yerel yapı kültüründen farklı olan tarihi bina, Orta Çağ tarzı bir görünüme sahiptir. Kemerlerindeki ve pencereleri Gotik tarzda inşa edilmiştir, sur şeklinde olan kuleler ile eşsiz bir güzelliğe sahiptir.

kavala1_düzenlendi.jpg

AZİZ NİKOLAİ KİLİSESİ

Yeni şehirden eski şehire deniz tarafından giderken karşımıza çıkan ilk tarihi eser bu kilise olmaktadır. Bu yapı aslında 1530’da Kanuni Sultan Süleyman döneminde İbrahim Paşa adına cami olarak inşa ettirilmiştir ancak Cami 1926 yılında Ortodoks Kilisesine dönüştürülmüş ve minaresinin boyu kısaltılarak çan kulesi haline getirilmiştir ancak yapı doğal olarak Osmanlı Mimarisi izleri taşımaya devam etmektedir.

 

Kilisenin hemen ön tarafında Havari Pavlos Anıtı ve  35 m² lik“Apostolos Pavlos’un Filipi Neapoli’ye varışı” temalı mozaik son derece ilgi çekicidir. M.s. 49. yüzyılda Apostolos Pavlos inancını yaymak için ilk olarak Doğu Makedonya ve Roma kolonisi kentlerin en önemlilerinden biri olan Neapoli’de Avrupa topraklarına basmıştır. Neapoli’den Filipi’ye (Egnatia Yolu’ndan) geçmiştir. Apostolos Pavlos’un ilk ayak bastığı noktada, onun Kavala kentine attığı ilk adımın simgesi olarak bir anıt yapılmıştır.

kavalakilise_düzenlendi.jpg
kavalamozaik.jpg

KAVALA SU KEMERİ

Kavala'nın gerdanlığı olan Su Kemeri, kemerler anlamındaki “kamares” aslında 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış ve 19. yüzyılda şehrin su ihtiyacını karşılamak için Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından onarılmıştır. Kemer  52 metre yüksekliğinde ve 60 metre uzunluğundadır.

Kemerlerin tarihi konusunda kesinlik olmamakla bazı kaynaklar Kemerin ilk halinin Roma Döneminde yapıldığını, yeteri kadar yüksek olmadığını, eski şehirde kale surlarına kadar ancak ulaştığı ve buradan su taksimi yapıldığını ileri sürmektedir, bazı kaynaklar ise ilk defa 1550 yılında yapıldığını, öncesinde bu şekilde bir yapı olmadığını ileri sürmektedir.

Kavala Su Kemeri, İstanbul Saraçhane’deki Valens Su Kemeri (Bozdoğan Kemeri)'ni andırmaktadır ve aynı şekilde gibi otomobiller geçmektedir.

kavalasukemeri.jpg

ESKİ ŞEHİR (PANAGİA)

Kavala Su Kemerini geçtikten hemen sonra bir tepeye kurulmuş olan eski şehire yani Panagia'ya girilir. Panagia adını kıyıdaki bir kiliseden almıştır, Huzur içeren sakin sokaklarında yürümeye uzun zaman ayırmanızı tavsiye ediyorum, zira gezilecek yerlerin tamamı aslında bu bölgede yer alıyor, siz de sokaklarında gezmekten ve hatta kaldırımlarda oturmaktan dahi büyük bir keyif alacaksınız. 

kavalakale.jpg

KAVALA KALESİ

Panagia'nın bulunduğu yarımadaya hakim tepe üzerinde yer alan Kavala Kalesi M.Ö. 5. yüzyıla, yani kentin Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde olduğu ilk döneme kadar uzanıyor. Kale, günümüzdeki görünümüne Osmanlı İmparatorluğu tarafından 15. yy'da Bizans Akropolününün üzerine yeniden inşa çalışmalarıyla sahip olmuştur. Kame 18. yy'da ise sügün yeri ve zindan olarak kullanılmıştır, hatta zindan kısmı bugün dahi ziyarete açıktır.

Kaleye giriş ücreti 3 Euro olmakla birlikte, surlarına çıkılabilmesi nedeniyle müthiş bir görsellik sunmaktadır, ayrıca bazı akşamlar açıkhava tiyatrosu olarak kullanılmakta, müzikal gösterilere ve dans gösterilerine de ev sahipliği yapmaktadır.

HALİL PAŞA CAMİİ

Bir Hıristiyan bazilikasının temelleri üzerine 1530 yılında inşa edilen Halil Bey Camii, dışı sade içi gösterişli bir yapı ayrıca zemindeki cam kaplı bölümde bazilika kalıntıları da görünmekte. Pembe boyalı cam yanında 8 odalı mavi boyalı medrese müthiş bir görsel olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yapı geçmişte kız ilkokulu ve mülteci konaklama yeri olarak da kullanılmış. Günümüzde ise Kavala Filarmoni Orkestrası’na ev sahipliği yapıyor ve eski müzik olarak da adlandırılmaktadır.

halilpasa cami.jpg

KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA EVİ VE HEYKELİ

Osmanlı döneminde Mısır Valisi olarak bilinen, Osmanlı‘ya karşı çıkıp kendi hanedanlığını kurmuş olan ve günümüzde hala Kavalılar için bayağı önem taşıyan biri oln Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın evi müze olarak kullanılan bir evi ve hemen evin önünde Mısır’ın baş saray mimarı Ernesto Verucci Bey’in 1931-1934 yılları arasında tasarımını yaptığı heykeli bulunuyor. .Heykelin hemen yanında Panagia Kilisesi ve şehir manzarasını da görebilirsiniz. 

Kavalalı, 1769 veya 1770 yılında doğmuştur, aslen Konyalı sayılmaktadır, 1801 yılında Mısır'ı işgal eden Fransızlara karşı kavaladan giden askerlerden biri iken, başarılarıyla hemen yükselmiş, 1805 yılında ise Mısır Valiliğine getirilmiştir. 1806 yılında İngilizlere karşı başarı gösterince hakimiyet sahası artmış, 1818'de hac yollarını da güvenliğe kavuşturunca, bölgede hakimiyet kurmuş, ardından kuvvetleri Afrika'ya da yayılmıştır. 

1827 yılında Mora ayklanmasını bastırmak için gönderdiği kuvvetler isyanı bastırsa da donanması Navarrin'de yakılınca Osmanlı'dan tazminat olarak Suriye'yi istedi, 1831 yılında ordusu ile Suriye, Lübnan, Trablus'u ele geçirdi. 1832 yılında Konya'da Osmanlı'yı bir kez daha yendi, Kütahya'ya kadar dayandı. Osmanlı Kavalalı'ya karşı Rus kuvvetlerini İstanbul'a çağırmış ve bunun üzerine Kavalalı Adana'ya kadar geri çekilmeye razı olmuştur.

1838 yılında bağımsızlık ilanına haızrlanırken, batılı devletlerin tepkisi sonucu geri adım atmış, Osmanlı Devleti ise bir kez daha saldırdığında yine Kavalalı'ya yenilmiştir, 1840 Londrra Andlaşması ile İngiltere, Rusya, Prusya, Avusturya ve Osmanlı Devleti Kavalalı Mehmet Ali Paşayı Mısır Valisi olarak kabul etmiş, bu valiliğin ırsi yolla geçeceği teklif edilmiş, Kavalalı bunu reddederken, Osmanlı ve Avusturya Donanması Akka'yı alınca Kavalalı'nın Mısır ile bağlantısını koparmıştır.

1841 yılında Kavalalı ırsi devir şartını ve Suriye'yi vermeyi kabul etti, son yıllarını Mısır'da sükun içinde geçirdi ancak Osmanlı için Mısır ulusararası bir sorun hale gelmiştir. 1846 yılında İstanbul ve Kavala'yı ziyaret etmiş, Mısır Valiliğine oğlu getirilmiş ancak oğlu 1848 yılında, kendisi de  1849 yılında vefat etmiştir.

İMARET

Bugün otel olarak hizmet veren İmaret, önemli Osmanlı yapılarından biri. Burası Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından  medrese, aşevi ve mektep olarak inşaa ettirilmiştir. İmaret, 3500 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Bir dönem sosyal ve eğitsel hizmetler sunan bir külliyeye dönüştürülmüştür, içinde de 2 medrese, 2 mescit, bir imaret, 1 mektep (ilkokul), ofisler ve yurtlar bulunuyordu. Bugün artık otel olduğundan ziyarete açık değildir. Ancak hemen bu imarethanenin karşısındaki evler ve o sokaklar gerçekten görmeye değer

GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

Kavala Kalesi

Aziz Nikolai Kilisesi

Su Kemeri

Halil Paşa Camii​

Kavalalı Mehmet Ali Paşa Evi

Şehir merkezinde olmasa da Philippi Antik Kenti

​​

UNUTULMAMASI GEREKENLER

Şehir yürüyüşü de olsa bir tepe çıkıyorsunuz arnavut kaldırımlı sokaklarda.

Şehir küçük olsa da 4-5 saat zaman ayırmalısınız.

Kavala kurabiyesi yemeden çıkmayın.

​Bu sayfada belirtilen yerleri görmek için wikiloc rotası: Kavala Turu

.

bottom of page