2 Mayıs 2018 Çarşamba günü Sabiha Gökçen Havalimanından Pegasus Havayolları ile hareket ettik. Türkiye saati ile 14:30 da havaalanındaydık ancak şanslıydık ki İtalya bizden 1 saat geride ve saatimizi tekrar 13:30 olarak ayarladık.Biletlerimiz Milano'nun yaklaşık 50 km uzağındaki Bergamo (Il Caravaggio) Havaalanınaydı. Bu durumda ilk işimiz şehir merkezine ulaşım yolunu bulmak oldu.
Hemen havaalanı çıkış kapısının önünde Milano şehir merkezine giden otobüsler bulunmakta, bu otobüsler havaş/havataş gibi, doğrudan şehir merkezindeki belirli noktalara servis görevi görmekte ve 2018 için ücreti 5 euro.Milano Centrale tren istasyonunun önüne kadar gelebiliyorsunuz. Yorgunluk, indiğimizde havanın yağmurlu olması ve bir sonraki gün Lecco'ya geçecek olmamız nedeniyle hemen otele geçmeye karar verdik, oysa Milano Centrale istasyonunun dış binası bütün görkemiyle karşımızda duruyordu.
Her ne kadar mytaksi, uber gibi uygulamalar denediysek de burası şehir merkezine ve otele yakın olduğundan sanırım pek başarılı olamadık, ancak indiğimiz yerin hemen yakınında taksi durağı da bulunmakta. Hatta taksici ile pazarlık dahi edebildik. Şehir merkezindeki Hotel Ritter'e 15 euro gibi bir ücrete gidebildik. Otel şehir merkezine ve tarihi binaların olduğu yere yürüme mesafesinde olduğundan hemen şehir merkezine doğru yürüyüşe geçtik.
Arena Civica ve Sforzesco Şatosu
ilk olarak karşımıza Arena Civica çıktı, büyük bir park içerisinde kalmış bu yapı, eski dönemlerde arena olarak kullanılıyormuş ancak biz içerisine giremedik, bina uydu görüntüsünden gördüğümüz kadarıyla saha olarak kullanılıyor.
Park içerisinden yürümeye devam ettiğimizde Sforzesco Şatosu'nun arka kapısına ulaştık. bu kapıdan da giriş mümkün. Şato veya kale 15. yy'da yapılmış ancak restorasyon gördüğü için dimdik ayakta.
Bugün için müzeler merkezi gibi kullanılmaktaymış, biz müzelere girme imkanına zaman olarak sahip değildik ayrıca daha İtalya'da geçireceğimiz bolca zaman da vardı. yine de gördüğünüz fotoğrafta yer alan kule veya surlara çıkmak isterdik. Bu arada belirtmek gerekir ki İtalya'da müzeler gerçek anlamda pahalı ve birçoğuna önceden internetten bilet ve randevu almadan girmek gerçekten zor.
Via Dante (Dante Caddesi)
Kalenin ön kapısından çıkınca bir meydan, heykel ve tramvay karşıladı. Burada trafiğe kapalı geniş bir caddede yani Via Dante'de yürüyebilirsiniz. Cadde lüks mağazalar ve şarap dükkanları ile dolu. tabi arada arkanıza dönüp Sforzesco Şatosunu ve heykelleri bir de bu açıdan bakmayı ve baktığınız herhangi bir binanın eski saray olabileceği düşüncesini ihmal etmeyin. Çünkü bu caddede Palazzo Broggi, Palazzo della Ragione, Palazzo dei Giureconsulti gibi saraylar var. Buradan da anlaşılacağı üzere palazzo da saray demek.
Douma İl Milano (Milano Katedrali)
Güzel cadde yürüyüşünün sonu Milano'nun en ünlü yerine yani meydanına ve katedraline çıkıyor. Katedral ve meydan ne kadar fotoğraflansa az olur. Meydanda Douma İl Milano (katedral), Monumento a Vittorio Emanuele II (heykel) ve Galleria Vittorio Emanuele II (avm) bulunmakta.
Katedral ile ilgili kısa bilgi vermek gerekirse, Dünyanın en büyük 4. katedrali, gotik mimariye örnek olan inşaatı bile 500 yıldan fazla sürmüş. Üzerinde binlerce heykel var ve tepesindeki Madonnina heykeli de som altından yapılmış. Katedral anlatarak tanımlanamayacak güzelliğe sahip, sadece izleyerek ve yakınlarına gidip en azından kapısını izleyerek dahi 1 saat zaman rahatlıkla geçirilebilir.
Katedrale bakarken hemen sol tarafınızda Milano'nun en lüks alışveriş merkezi bulunmakta, buraya kadar gelip avm mi gezeceğim demeyin, en azından içerisinden (zaten pek kapalı da sayılmaz) geçmek gerekli, tam ortasında bulunan tavana ve çevresindeki resimlere bakmak gerekli, ayrıca meydanın keşmekeşinden kurtulup, küçük bir arka bahçe havasındaki meydana ulaşmak için de buradan geçmek en kısa yol zaten.
Leonardo da Vinci Meydanı, La Scala
Evet bahçe dediğim Leonardo da Vinci heykelinin buluduğu küçük meydan. Burada bankta oturarak şehrin turist kalabalığından uzak zaman geçirebilirsiniz.
Heykel ise La Scala'ya yani Milano tiyatro binasına bakmakta. heykelin sol tarafında Leonardo Müzesi, sağ tarafında Sanat Galerisi, arka tarafında ise Palazzo Marino mevcut. yani dört bir tarafınız da tarihi binalarla dolu, yeşil bir alandasınız.
Colonne di San Lorenzo (Bazilika)
Gezi tamamen tarihi ve görsel olarak güzel yerler için yapılınca, meydanda çok uzun zaman geçiremedik, Da Vinci'nin hemen solunda bulunan caddeden güneye doğru yürüyerek Colonne di San Lorenzo'ya doğru yürüyüşe geçtik, yaklaşık 20 dk süren yürüyüş İtalya'nın her yerinde göreceğiniz çiçekli balkon ve renkli panjurlara sahip caddelerden oldu.
San Lorenzo Bazilikası önünde İmparator Constantin heykeli mevcut hemen karşısında da 16 adet sütun var. Sütunlar 2-3. yy'dan kalmış olsa da bugün hemen arkasında bulunan evler benim açımdan ihtişamını kaybetmiş görünmesine yol açmış durumda.
San Lorenzo Bazilikası da bakımsızlıktan dökülüyor, kötü bir restorasyon geçirmiş ve muhtemelen turist akınına uğramadığından temizliğe de çok önem verilmiyor. İçerisi bende bir hayal kırıklığı yaşattı. Neyse ki bu yolu sadece burayı görmek için gelmemiştik.
Navigli ve Brera
Porta Ticinese'den (şehrin giriş kapılarından biri) geçtikten sonra şehrin kanallarının bulunduğu tek yere geçtik. Burada 5-6 kanal olduğu söyleniyor ancak biz sadece ikisini görebilidik, artık akşam yemeği saati gelmişti ve biz yemeği de naviglio pavlese yanındaki Luna Rossa'da yedik. Burada sürekli ikramda bulunan Pascal'a da ayrıca teşekkür ederim.
Saat 3'te gezmeye başladığımız halde neredeyse bütün planladığımız yerleri gezebilmiştik, biraz kalabalık yerlerden kaçıp navigli (kanal) bölgesine gelmek de güzel oldu, yalnız otelimizden 3-4 km uzaklaşmıştık ve hava artık kararıyordu, otelimize doğru yürümeye başladık. Bu arada Milano'nun asıl eğlence mekanları ve restaurantlarının olduğu yer olan Brera bölgesine de otele gidip biraz dinlendikten sonra geçtik.
Ertesi sabah Saat 11:00 treni ile Lecco'ya geçecektik, ancak yine de sadece fotoğraf çekmek için de olsa sabah erken kalkıp yine meydana gittik ve biraz boş şekilde fotoğraflayabildik.
Daha sonra trene binmek üzere Porta Garibaldi istasyonuna doğru yürüdük, bu yolda da önce şehrin diğer giriş kapısı olan Porta Garibaldi'yi gördükten sonra (her yerde bir Garibaldi görebilirsiniz) şehrin modern yüzüyle yani yüksek katlı binalar ile ve fotoğrafarda göreceğiniz yeşil bina ile karşılaştık.
Son olarak özet geçmek gerekirse hiçbir müzeye girmezseniz, muhteşem Doumo'ya girmezseniz 1 günde şehir merkezinin güzel yerlerini gezebiliyorsunuz...
Biz bir sonraki gün Como Gölü gezileri için Lecco'ya geçtik. Lecco treni regionali denilen trendi, bu trenler için önceden bilet alma şartı yok, mutlaka yer bulursunuz ayrıca sık da sayılabilir ancak bu trenlerin rötar yapma ihtimali de yüksek, bu nedenle aktarmalarda dikkat etmek gerekli. Milano Lecco tren bileti 5 euro...
GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
Milano Katedrali (Doumo)
Sforzesco Şatosu
Dante Caddesi
Vittorio Emanuelle II
Leonardo Da Vinci ve La Scala
San Lorenzo Bazilikası ve Sütunları
Naviglio Bölgesi
Brera Bölgesi
Milano Centrale İstasyonu
Uni Credit Binalarının bulunduğu yer
UNUTULMAMASI GEREKENLER
Yağmur ihtimali varsa yağmurluk bulundurmak
Rahat bir ayakkabı almak, zira şehir içi demeyin 12-15 km yürüyüş yapıyorsunuz, (en az 5-6 saat ayakta durmak anlamına geliyor)
Tren istasyonunda peronları bulmak zor olabilir, yolculuğunuzdan 20 dk öncesinde istasyonda olmak
Tren biletlerini önceden alabilirsiniz http://www.trenitalia.com/tcom-en, bu siteden aldığınız bilette barkod varsa herhangi bir yerden bileti okutmanıza gerek yok, ancak istasyondan aldıysanız biletinizi istasyondaki küçük makinelerden okutmanız gerekli.
Bu sayfada belirtilen yerlerin çoğuna ulaşabileceğiniz wikiloc rotası: Milano Rotası